Kişisel Borçlarınızla Mücadele Etmeniz İçin 10 Öneri
Kişisel borçlarımız giderek artıyor. Türkiye’nin ekonomik durumu malum. Dolar, euro, altın fiyatları aldı başını gitti. Açıklanan enflasyon oranı yüzde 13 seviyelerinde. Ancak tüm kalemlere vurursak son bir yılda hayatın yüzde 30-40 dolaylarında pahalılaştığını söyleyebiliriz. Örneğin, mutfak harcamalarındaki enflasyon oranı en az yüzde 30 seviyelerinde. Yurt dışından getirilen arabalar, elektronik ürünleri de dövizdeki yükseliş yüzünden yaklaşık yüzde 30-40 oranında zam gördü. Benzin, doğal gaz, elektrik zamları da zaten artan döviz kurları yüzünden baskı yiyen piyasalarda, her ürüne yeniden zam gelmesine neden olacak. Tüm bunlar zaten kredi kartı, ek hesap ve borçlarla geçinen milyonların üzerindeki borç yükünün iyice artması demek. Maalesef ülkemiz büyük çoğunluğu, ayağını yorganına göre uzatmadığından dolayı sürekli borçlanarak yaşadı. Kredi çekti, ev aldı, araba aldı, kredi kartlarıyla aslında kendi ceplerinde olmayan paraları harcadı. Şimdi de çoğumuz bunları geri ödemekte zorlanıyoruz. Çünkü aldığımız maaş enflasyon ve zamlar karşılığında günden güne eriyor. Peki ne yapabiliriz? Nasıl bu borçlarla mücadele edebiliriz. İşte daha fazla batmamak için yapabileceğiniz 10 şey.
1. Kişisel borçlar daha fazla borçla kapanmaz
Borcunuzu borç olarak kapatmak size birkaç ay için nefes aldırabilir. Ancak, şu anki faiz oranlarıyla bankadan kredi çekip, kredi kartı, kredi, ek hesap ve bunun gibi borçlarınızı kapatmak size asla bir çözüm sunmaz. Aksine geleceğinizde 2-3 sene daha yemiş olursunuz. Bu yüzden asla kredi çekip faiz yüküne girerek borç kapatmaya çalışmayın. Örneğin 36 ay için 25.000 TL kredi çektiniz, bugünkü bankaların sunduğu ortalama yüzde 2,09 faizle ödemeniz gereken tutar 38.253 TL olacak. Yani tam 13.000 TL faize gidecek. Kesilen dosya masrafı da cabası. O yüzden aman ha şu ara kredi falan çekmeyin.
2. Harcamalarınızı kısın
Eğer kişisel borçlarınızla başa çıkamıyorsanız, yapmanız gereken en önemli şey gereksiz masraflarınızı kısmak. Kira, gıda, ulaşım, telekomünikasyon ve bunun gibi olmazsa olmaz tüm masraflarınız dışında hayatınızda ne lüks varsa çıkarın. Minimalist yaşayın. Gereksiz bir şey satın almayın. Örneğin, 3 kot pantolonunuz varsa ve sağlamlarsa, gidip yenisini almayın. Ayakkabılarınız yeterliyse yeni bir ayakkabı rahatlayıncaya kadar almayın. Dışarıda çok yemek yemeyin. Ucuz marketleri seçin. Evde yemek yapın. Çocuklarınız varsa masraflarını olabildiğince azaltın. Sizi anlayabilecek yaştaysalar, onlarla oturun konuşun. Bir süre dişinizin sıkmanız gerektiğini belirtin. Pahalı tatillere gitmeyin, olabildiğince minimumda yaşamaya çalışın.
3. Ek gelir kapıları bulmaya çalışın
Maaşlı 8-5 ya da 9-6 bir işte çalışıyorsanız evet bu biraz zor. Ancak zor şartlarda bazen insan kendini zorlamalı ve kendisine yeni gelir kapıları aramalı. Bu yüzden “ek gelir olarak ne yapabilirim” diye düşünmenizde yarar var. Uzmanlığınız olan bir konuda dışarıdan işler alabilirsiniz. Aracılık, komisyonculuk gibi yapabileceğiniz işler bulmaya çalışabilirsiniz. Evdeki kullanmadığınız değeri olan şeyleri elden çıkarabilirsiniz. Düşük seviyede internet üzerinden al-sat yapabilirsiniz. Şu an açıkçası şunu yapın, bunu yapın diyemiyoruz. Ancak, ne yapabilirim diye düşünüp ayda size en azından 1.000-1.500 TL ek gelir getirebilecek işler bulabilirseniz, en azından biraz daha rahatlamış olursunuz.
4. Paranız varsa faizde değerlendirin
Cebinizde az çok paranız varsa, en azından artı durumdaysanız paranızı mutlaka değerlendirin. Şu an en uygun yatırım bu faiz oranlarıyla parayı mevduatınıza iyi faiz getiren bir bankaya yatırmak. Günlük faiz veren, istediğiniz zaman paranızın istediğiniz kadarını çekmenizi sağlayan çözümler mevcut. Örneğin maaşınızı aldığınızda borçları ödedikten sonra geriye az ya da çok bir şey kalıyorsa paranızı böyle bir çözüm sunan bankada değerlendirin. Dövizin her geçen gün artıyor evet. Ancak uç kuruş paranız varsa bunu dövizde değerlendirmek, banka faizine oranla risklidir. Çünkü paranız dövizde ise tıpkı Bitcoin’e yatırım yapmış gibi asla kendinizi rahat hissedemezsiniz. Bu tip yatırım araçlarında piyasaları çok iyi takip etmeniz, nerede alıp nerede satacağınızı bilmeniz gerekir. Bu da sizi strese sokacaktır. İşiniz varsa tüm gün dövizi takip etmekten, tam olarak konsantre olamayabilirsiniz. Bu da performansınızın düşmesine ve az çok gelir getiren işinizi de kaybetmenize yol açabilir. Bu yüzden, kafanızın rahat olması için şu an en iyi çözüm paranızı faizde değerlendirmek.
5. Ev aldıysanız ve yeteri kadar gelir getirmiyorsa satın
Son 5-10 yılda Türkiye’de emlak sektörü hiç olmadığı kadar patladı. İnsanlar, en iyi yatırımın ev almak olduğunu sandı. Evleri varken bile, yatırım amaçlı krediyle bir ev alayım, kiralarım, kredisini de bu şekilde öderim diye düşündü. Sonunda emlak balonu patladı. Şu an ülkede 2 milyondan fazla konut stoku var. Kiralar düşük. Zaten bu ekonomik şartlarda yüksek kiraları kimse ödeyemez. Bu yüzden evinize yüksek kira belirlediğinizde kimse tutmaz. Şu an yapılan sitelerin çoğunda yaklaşık bir milyon TL’ye alınan dairelerin kira getirisi ayda sadece 2.500 bilemediniz 3.500 TL seviyelerinde. Bu parayı bir yıllık faize yatırırsanız alacağınız faiz getirisi ise şu an 164.000 TL’ye erişebiliyor. Bunu da aya bölersek, ayda ortalama 14.000 TL kazanmış olursunuz. Dolayısıyla, siz de emlak balonuna kanıp eve yatırım yaptıysanız, onu şu an zararına da elden çıkarıp paranızı faizde değerlendirirseniz çok daha iyi bir kazanç sağlamış olursunuz. Ancak tüm bunlar evi kredi ile almadıysanız geçerli. Krediyle aldıysanız geçmiş olsun.
6. Borç içindeyken araba lükstür
Eğer arabanız varsa ve borçlarınız da varsa arabanızı satmak mantıklı bir karar olabilir. Çünkü borç içindeyken araba bir lükstür. Durduğu yerde vergi, muayene, kasko, trafik sigortası gibi masrafları vardır. Üstelik durduğu yerde bakım, onarım gibi masraflar da çıkarabilir. Eğer otopark yoksa evinizde, belki ayda 300-400 TL otopark parası da vermeniz gerekebilir. Kısaca araba masraf çıkarır. Onu satarsanız hem yılda minimum 4.000-5.000 TL’yi bulan masraflardan (çok kullanmazsanız tabii bu seviyede) kurtulmuş hem de borçlarınızı bir nebze olsun (belki de tamamını) kapatmış olursunuz. Bir daha araba alamam diye düşünmeyin. Gelecekte ekonomik olarak şartlarınız yeniden uygun olduğunda ayağınızı yerden kesecek bir araba yine alırsınız. Yeter ki ayağınızı yorganınıza göre uzatmayı öğrenin.
7. Daha fazla borç yüküne girmemek için taksit tuzaklarına dikkat edin
Borçlarınızı ödemenizin en önemli sebeplerden biri taksit tuzaklarına kanıp, “aman ne olacak canım ayda 200-300 TL” deyip ihtiyacınız olmayan şeyleri satın almanızdır. Bu tip harcamalar zamanla birikir, bir bakarsanız ayda 2.000-3.000 TL taksit ödemesi yapmaya başlarsınız. Biri biter biri başlar. Bu yüzden 7-9 hatta 12 taksit gibi tuzaklara kanmayın. Mümkün olduğunca nakit kullanın. Eğer kredi kartınız varsa, tek çekim tercih edin. İhtiyacınız olmayan bir şeyi de yukarıda anlattığımız gibi almayın.
8. Telefonda bir şey asla almayın
Bu tip ekonomik krizlerin olduğu dönemlerde müesseselerin çoğu daha agresif olur. Müessese lafı da ne güzel bir laftır bu arada. Neyse. Sürekli telefonunuz çalar, size ihtiyacınız olmayan bir sürü şey satmaya çalışırlar. Bankalar da özellikle bu zamanlarda size taksitli para vermek, ekstrelerinizi atlatmak vesaire vesaire için sürekli arar. Her kabul ettiğiniz şey size eksi olarak döner. Bu yüzden bu telefonla yapılan satış tuzaklarına karşı dirençli olun. Hayır demeyi bilin. Zaten bir sürü firma, telefonla aranma izniniz olmadan yasalara rağmen telefonunuzu bir yerden bulup sizi arıyor. Dolayısıyla çok fazla kibar olmanıza gerek yok. En iyi taktik, “Telefonumu nereden buldunuz?” demek. Bu cümleyi kurduğunuzda zaten 1-0 öne geçiyorsunuz. Eğer izniniz olan bir yerse de ihtiyacım yok deyip kibarca kapatın. Asla, “Durun en azından bir anlatayım” tuzağına gelmeyin.
9. Kullanmadığınız kredi kartlarını kapatın
Kullanmadığınız kartlar varsa mutlaka kapatın. Bunların hem yıllık kullanım ücretleri olabilir, hem de sizi daha fazla alışverişe teşvik edebilirler. İdeali en fazla bir kredi kartına sahip olmaktır. Bu yüzden kapatın gitsin diğerlerini.
10. Enseyi karartmayın, borç gelip geçer
En önemli tavsiyemiz ise asla ensenizi karartmamanız. Şunu bilin her karanlığın sonu mutlaka aydınlıktır. Ve hayatınızdaki en önemli varlığınız sağlığınız, aileniz ve yakın dostlarınızdır. Onların kıymetini bilin. Sabredin. Bunun sadece sizin başınıza gelmediğini, ülkenin neredeyse yüzde 80’inin sizinle aynı şartlarda olduğunu unutmayın. Kendinize olan güveninizi asla kaybetmeyin. Çalışmaya devam edin ve asla vazgeçmeyin. Bu krizi atlatmayı başardığınızda da bir daha asla aynı hataları tekrarlamayacağınıza, bol keseden harcamayacağınıza, zor günler için kenara her ay 3-5 kuruş atacağınıza dair kendinize söz verin. Cebinizdeki paranın her zaman kıymetini bilin, çünkü para kıymet bildikçe artan bir varlıktır.