Haruki Murakami’nin 1Q84 romanı üzerine… Paralel bir dünyaya davet
Haruki Murakami’nin 1Q84 romanı için hayatınızda okuyacağınız en sıra dışı roman desek yeridir. Kitabın 1256 sayfa olması göz önüne alındığında bir tür savunma silahı olarak da pekâlâ kullanılabilecek bir romandır kendisi!
Şaka bir yana kitap çıktığında gerçekten de “yastık olarak kullanabilirsin”, “kapı önüne ağırlık olarak da oluyor”, “kesme tahtası olarak da iş görür” şeklinde epey bir mizahı yapılmıştı.
Şimdi bu şakaları komiklikleri bir yana bırakıp biraz kitaptan bahsedelim.
Malum, Japon yazar Haruki Murakami zamanımızın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak kabul ediliyor ve ülkemizde de çok seviliyor. Kendine kemik bir okur ve hayran kitlesi oluşturmuş durumda.
Ama 1Q84’ün Türkiye’deki Murakami okurlarının sayısının aritmetik olarak artışında da bir tür tetikleyici olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Öylesine sıra dışı bir hikâyeye davet eder bizi Murakami bu romanda.
Peki Haruki Murakami’nin 1Q84’ü Neyi Anlatır? Konusu Ne? Nedir Mesajı? Derdi?
Aslında, Haruki Murakami’nin 1Q84 romanını üç katmanda okumak mümkündür. Birinci katman bir kadın ve erkeğin aşkıdır. İlkokul arkadaşı bir kız ve erkeğin, tuhaf bir biçimde birbirlerinin yüreklerinde yer edinmesi. Uzun yıllar boyunca birbirlerini hiç görmeseler de farkında bile olmadan birbirlerini araması. Tengo ve Aomame’nin aşkıdır konu.
İkinci katmana indiğimizde bir soru sorar yazar. Direkt değil. Edebiyat ve kurgu kanalıyla. Acaba hayatta yaptığımız en küçük seçimler bile kaderimiz üzerinde etkili olabilir mi? Bir şeyi her zamankinden farklı biçimde yapmak aslında paralel dünyaya geçmemizi sağlamaz mı? Her kararda paralel bir gerçekliğe mi geçeriz?
Üçüncü katman bir tür suspense, thriller romanıdır. Meali, kaçıp kovalamaca, gizem hikayesi. Burada ise fanatik bir tarikatın liderini öldüren bir genç kadın vardır. O tarikatın müritleri genç kadının peşine düşmekte gecikmezler.
Murakami’nin 1Q84’nün Katmanlarına İnelim
Şimdi bu katmanlardan yeniden yüzeye çıkalım. Soluk alalım. Hikâyeyi biraz daha anlaşılır bir biçimde anlatalım.
Tengo, bir matematik öğretmenidir. Aynı zamanda bir yazar olma heveslisi. Editör arkadaşı Komatsu sayesinde ufak tefek editörlük işleri de yapmaktadır. Bir gün editör arkadaşından bir teklif gelir. Sıra dışı bir genç kızın yazdığı tuhaf bir kitap ulaşmıştır eline. Ödüllere aday olabilecek bir içeriği, sahiciliği vardır. Ama biraz tuhaf bir genç kız olan yazardan izin almak, kitabı bir parça “adam etmek” gerekmektedir. Tengo’dan beklenen bu metni hale yola koymasıdır. Metni okuyan Tengo etkilenir ama bu metni düzeltip ödüllere başvurmakta da etik dışı bir yan bulmadan edemez. Yine de bir şekilde kabul etmek zorunda kalır. İşte böyle tanışır Fukaeri ile. O tuhaf, gizemli kızla. Yani o gizemli kitabın yazarıyla.
Aomame; hani şu erkek kahramanımız Tengo’nun uzun yıllardır görmediği ama romanın ilerleyen kısımlarında aslında hep onu aradığını fark ettiği Aomame ise sıra dışı bir işle meşguldür. Bir tür masaj uzmanıdır Aomame. Kendi geliştirdiği özel bir teknikle insanların ağrılarını dindirir, bedenlerini yumuşatır. Ama bu görünen işidir Aomame’nin. Bir başka işi daha vardır. Kendisi bir tür suikastçıdır. Özel talep üzerine erkekleri öldürmektedir. Kadınlara işkence eden, onları döven, tecavüz eden erkekleri öldürür Aomame. Yine kendi geliştirdiği özel bir alet ve özel bir teknikle. Bu işleri ona bulan da bir tür sığınma evi yaratmış olan Madam’dır. Her yaştan, erkek şiddetine maruz kalmış kadın Madam’a ulaşır. Madam ise Aomame kanalıyla o erkekleri ortadan kaldırtır.
Naif, bir anlamda otistik, düzenli hayatının içinde anlam arayan, edebi metinler üretmek için çabalayıp duran Tengo ve erkekleri öteki dünyaya gönderen Aomame.
Tengo ve Aomame. Acaba bu ikisini yeniden yan yana getirmek için ne olması gerekir?
Murakami Hayranlarının Çok Sevdiği Gerçeğin Sınırlarını Zorlayan Kurgusal Müdahale
İşte tam da burada Haruki Murakami’nin o hep bildiğimiz, ilk defa okuyacaklar için şaşırtıcı, Murakami severler için bildik kurgusal müdahalesi gerçekleşir. Gerçeğin sınırlarını zorlayan bir müdahale.
Aomame, sıkışık trafikte bindiği taksiden tuhaf bir yerde inmek zorunda kalır. Bir tür viyadüğün üzerinden geçerken trafik tamamen kilitlenir; otobandan aşağıya inen bir merdiven bulur, oradan inerek yeniden şehir kalabalığına karışır ama artık paralel bir evrene geçmiştir.
Tengo, gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde bir değil iki ay olduğunu fark eder. Şaşırmıştır. Ama ikisini bir araya getirecek sıra dışı mekanizma da işlemeye başlamıştır.
Murakami’nin büyük bir ustalıkla ilmek ilmek ördüğü romanda ritm hiç kesilmez. Okur 1256 sayfayı soluğunu tutarak okur.
Haruki Murakami’nin romanın ismini bir harf değişikliğiyle ödünç aldığı, George Orwell’ın kült eseri 1984 ile direkt bir bağı, benzeşir yanı yoktur aslında. Ama Aomame’nin öldürmek için yola çıktığı liderin tarikatında, 1984’ün absürt dünyasına atıf yapan uygulamalar olduğu söylenebilir belki. Ayrıca, 9 ve Q’nun Japoncada eş sesliliği de bir diğer nedendir. Biraz zorlama olsa da 1984’ün Big Brother’ı ile 1Q84’ün Little People’ı arasında bir paralellik de bulunabilir.
Yalnız bir erkek, kalbi kırık yine yalnız bir kadın, onları bağlayan sıra dışı bir kader.
Tengo ve Aomame’nin romanını yani 1Q84’ü böyle özetleyebiliriz.
Ve kapanışı romanın o muhteşem cümlesine bırakmadan da olmaz:
Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter hayatın kurtulmuş demektir.
Haruki Murakami
1Q84’Ü HEMEN SATIN
ALMAK İÇİN TIKLAYIN
İlginizi çekebilir: Paulo Coelho Hippi Konusu ve Yorum
Video: Haruki Murakami Hakkında 20 İlginç Bilgi
Değerlendirme
Kurgu
Sürükleyicilik
Betimleme
Toplam Puan
Haruki Murakami’nin 1Q84 romanı için hayatınızda okuyacağınız en sıra dışı roman desek yeridir. Kitabın 1256 sayfa olması göz önüne alındığında bir tür savunma silahı olarak da pekâlâ kullanılabilecek bir romandır kendisi!