Sosyal Medya Düzenlemesi Ne Getirir, Ne Götürür?
Sosyal medya düzenlemesi ülkemizin gündeminde. Aslında uzun yıllardır konuşulan, dönem dönem gündeme gelen bir konu. Peki sosyal medyaya getirilmek istenen düzenleme ile ne isteniyor? Bu düzenleme ne getirir, ne götürür? İşte fikirlerim.
Sosyal Medya Şu An Ne Durumda?
Önce biraz geçmişten ve mevcut durumdan bahsedelim. Bildiğiniz gibi sosyal medya deyince akla Facebook, Twitter, Instagram ve YouTube gibi platformlar geliyor. Ancak sosyal medya bundan ibaret bir ortam değil. Bunlar herkes tarafından kullanıldıkları için ön plana çıkıyor. Tabii, ülkemizde çok kullanılan ve sıklıkla ziyaret edilen Ekşi Sözlük de bu kategoriye girebilir.
Bir de daha az kullanıcıları olan, genelde bir konu hakkında olan forumlar, diğer sosyal ağlar, video, blog ağları ve sözlükler var. Kısaca kullanıcıların içerik oluşturduğu her siteye ister açık, ister kapalı ağ olsun sosyal medya diyebiliriz.
Sosyal medyayı Türkiye 2007’de Facebook’un patlamasıyla aktif olarak kullanmaya başladı. Ondan önce sözlükler, forumlar, sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar (FriendFeed gibi) vardı elbette. Ancak ilk geniş katılım Facebook’la yaşandı. Onu Twitter ve sonrasında fotoğraf paylaşım temelli bir sosyal ağ alan Instagram ve sadece video içeriklerin paylaşıldığı YouTube izledi. Aslında YouTube, Instagram’dan daha eski. Ancak video içerik eklemek, bir selfie çekip paylaşmaktan zor olduğu için içerik üreten insan sayısı olarak YouTube’dan çok daha fazla olduğu bir gerçek. Çünkü insanların çoğu YouTube’u sadece bir şeyler izlemek için kullanıyor. İsterlerse beğenme, beğenmeme ve yorum olarak içeriğe katkı sağlıyor.
Facebook Başta Çok Naifti
2004 yılında başlayan Facebook, 2007’de gelindiğinde birçok ülkede kullanılan bir sosyal ağ olmaya başladı. En sevilen kısmı, insanların uzun yıllardır görmediği ilkokul arkadaşlarını ve bunun gibi eskilerden kişileri bulabilmesiydi. Stalk’lamak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Facebook’ta eski sevgilim şu an ne yapıyor diye bakmayan yoktur herhalde!
Neyse, FB 4-5 yıl önceye kadar sosyal medyanın prensiydi. Herkes oradaydı. Ancak sonradan eskisi kadar ilgi çekmemeye başladı. Belki bunda sürekli algoritmayla oynanması ve bir ton yeni özellik gelmesinin payı vardır. Sonuç olarak FB güç kaybediyor. Özellikle genç kuşakta. Annelerimiz, dedelerimiz belki orada ama birçoğumuz uzaklaştık. Paylaşımlar da zaman için de politik, siyasi atışmalara dönüştü. Tabii hâlâ bir kitlesi var. Ben de her gün giriyorum ama nerede o eski paylaşım, etkileşim ve keyif…
Gelelim Twitter’a
Twitter’a gelecek olursak, başta 140 sonra 280 karakter limiti ile derdini anlatma şansı sunan bu ağ, herkese açık olması ve anonim kullanım olanağıyla hızlıca popülerleşti. Kısa sürede Twitter fenomenleri ortaya çıktı ve genelde şaka, espri ve küfürler kullanarak attıkları Tweet’lerle baya bir takipçi edinip köşeyi döndüler. Sonrasında da celebrity’ler bu mecrayı kendine mesken edildi.
Twitter, retweet özelliği ile atılan bir Tweet’in hızla binlerce kişiye ulaşabilmesi, Trend Topic ile gündemde olan biteni anında göstermesi, bir #hashtag altında Tweet’leri toparlaması ile oldukça başarılı işlere attı. Sadece kısa ve öz mesaj yazılması insanların daha çok hoşuna gitti.
Birçok siyasi ve kitlesel olayda başrol her zaman Twitter’ın oldu. Arap Baharı, Gezi Olayları ve daha birçok sosyal olayda halkın haber alma kaynağı Twitter’dı. İnsanlar bu platformdan üzerinden organize oluyor ve hızla mesajlarını yayıyordu. Tweet’lere video ve daha sonra canlı video eklenmesi de bu platforma adete bir kişisel yayın organına dönüştürdü.
Ama o da kan kaybetti. Artık Twitter ben dahil sadece siyasi, politik olayların konuşulduğu bir mecra. Ya da birine, bir markaya kızdıysanız, derdinizi yazdığınız bir platform. En çok kullanılan konulardan biri de tabii benim de bazen dayanamayıp birkaç Tweet salladığım futbol.
Artık kimse Twitter’da arkadaşlarını, dostlarını takip etmiyor, etse de ilgilenmiyor. Bir giriyor, iki kelamı varsa ediyor, iki küfür edecekse ediyor, birkaç RT atıp çıkıyor. Ya da kendini filozof sanarak bir şey patlatıp çıkıveriyor. Ünlüler ve kurumlar dışında, siyasi olayların bitmek bilmeyen tartışması, ülkedeki olaylar ve olumsuzlar, siyasi kutuplaşma, yapay Trend Topic’ler Twitter haber akışının ana konuları.
Aslında Olmayan Hayatların Yeri Instagram
Gelelim Instagram’a. Bu platformlar arasında en acayip mecralardan biri. Çünkü orada herkes harika, kimsenin saçma sapan bir hayatı yok. Herkes çok mutlu, yüzler hep 32 diş. Kimsenin sorunu derdi yok. Her şey mükemmel…
Senede bir kere yapılan bir şey, sanki her zaman yapılan bir aktivite gibi eş dost kıskansın diye paylaşılıyor. Bir de tabii fenomenler var. Onların hayatı daha da muhteşem. Çok komikler, çok güzel ve yakışıklılar ya da çok zenginler. Fenomen olmak kolay mı? Bir şeyin olacak illa. Peki gerçek bir şey yaptın mı bu dünya için, yok. Ama çok iyi kalça gösteririm, yemek yerim, spor arabayla gezerim ve para harcarım. Ya da şakalar yaparım.
Harika Bir Mecra Olan Ama Giderek Şaklabanlaşan YouTube
Son olarak YouTube’tan bahsedelim. Burası aslında en işe yarayan yer. Çünkü kullanmasını bilene çok şey vadediyor. Bir konuda doğru videoları izleyerek uzmanlaşabilirsiniz.
Tabii, bu mecrada para kazandırmaya başlayan bir yer olduğunun keşfedilmesiyle birlikte adete bir saldırıya uğradı. YouTuber fenomenlerin aylık 400-500 bin TL gibi anlamsız paralar kazanmasına özenen birçok çocuk, genç ve orta yaşlı bu platforma gelip kameralarıyla kendilerini göstermeye başladı. Çok geçmeden işin cılkı çıktı. Kaliteli video üretenler, işini doğru yapan, elbette çok sayıda içerikçi var. Onlara sözüm yok. Ancak, bitmek bilmeyen anlamsız Challenge’lar, bir bilgisayar başında saatlerce oyun oynayıp kayda değer tek bir bilgi vermeden 4-5 saat canlı yayınlar, gereksiz Güngören Style sokak şakaları, geyik ötesi sokak röportajları, tıklatmak için aslında olmayan içeriği varmış gibi göstermek ve bunun gibi bir ton saçmalık. Elbette gençlere eğlence lazım. Ancak biraz edep yahu. Şaklabanlık size bir iki ekmek yedirir, ancak uzun süre götürmez gençler benden söylemesi.
Peki Buralarda Neler Oluyor?
Sosyal medya mecraları elbette önemli. Şu an varlar, gelecekte de olacaklar. Belki eskisi kadar cazip olmayacaklar, belki bizden sonraki nesiller daha çok kullanacak. Onu bilemiyorum. Fakat, bildiğim şey bu mecraların YouTube (gerçekten eğlence, bilgi sunduğu için) ve Instagram (sahte hayatların merkezi olduğu için) hariç neredeyse tamamı giderek kan kaybediyor. Bu yüzden Facebook sosyal ağını YouTube benzeri bir video platformuna, Instagram benzeri bir hikayeler paylaşım yerine dönüştürdü. Artık Facebook’ta daha çok yapılan şey video içerik izlemek, beğenilirse paylaşmak yorumlamak, haberlere yorum yazmak ve Messenger üzerinden konuşmak. Az da Instagram’sal bir görevi de var. İnkar etmeyelim.
Twitter ise dediğim gibi siyaset, politika, futbol konusunda kutuplaşmaların merkezinde olan ve onun bunu gömme ağırlıklı bir platform. Peki tüm bu olumsuzluklar onlardan vazgeçmemizin nedeni olabilir mi? Sosyal medya susturulmalı mı?
Elbette hayır. Çünkü bizim gibi ülkelerde Twitter, Facebook gibi platformlar olmazsa olmaz. İnsanların düşündüklerini kimse takmasa da söyleyecekleri bir ortamın engellenmesi düşünülmemeli bile.
Terbiyesizliğe Lüzum Yok
Elbette ben de bu tip platformda yapılan küfürleri, hakaretleri hiç hoş karşılamıyorum. Ve insanların asla birbirine hangi ortamda olursa olsun hakaret etmesini, küfür etmesini, din, dil, ırk, inanç gibi konularda aşağılanmasını asla kabul etmiyorum. Benim de çok sinirlendiğim anlar oluyor, ama oturup da birine hakaret etmek aklımdan geçmiyor. Birini eleştirmek için küfür etmeye gerek yok, bu medenice yapılabilir. Öyle bir laf edersiniz ki, o küfürden, hakaretten çok daha vurucu ve etkileyici olur. Tabii, herkesin bunu yapacak zekası, klavye yutmuşluğu yok bu gerçek.
Aslında bu küfür, kıyamet, kutuplaşma olayı Gezi Parkı olaylarından sonra başladı. O zamana kadar Twitter kitlesi, AKP’lilerin pek keşfetmediği bir yerdi. Gezi Parkı döneminde burada olan eksikliklerini gördüler ve hepsi hesap açtılar. Onu bitmek bilmeyen troll hesaplar takip etti. Zıt kutuplu iki taraf olunca da hele bizim gibi bir ülkede ortam iyice çirkinleşti. Futbol konusunda çirkinleşme ise bizde zaten hep vardı. Bundan sonra da olacak.
Peki Ne Yapılmalı?
Sosyal medyanın klavye delikanlılarından temizlenmesini ben de isterim. Ancak bu pek mümkün görünmüyor. Birincisi sosyal medya devleri kişisel verileri öyle yetkililer isteyince şak diye paylaşmaz. İkincisi, bunun sınırı ne olacak? Neye hakaret diyeceğiz, neye demeyeceğiz? Ya da kime yapılırsa bu işler takip edilecek? Bugün Twitter’da biraz aktif olup da attığı Tweet’in altına küfür yemeyen var mı?
Çözüm çürükler yüzünden Twitter, YouTube’u, onu bunu kapatıp dünyaya kendimizi bir kez daha rezil etmek mi? Ya da sosyal medyayı yavaşlatıp milleti VPN manyağı yapmak mı?
Twitter gibi bir platformun üye olurken T.C. Kimlik No gibi gereklileri de sağlayacağını, burada ofis açıp bizim yasalarımıza tabi olacağını da düşünmüyorum. O zaman ne yapılabilir?
Yapılacak şey sevimsiz ama bir gerçek. Toplum önünde olan siyasetçiler, ünlüler maalesef yaşadıkları hayatın bedelini ödüyor. Sevenleri kadar sevmeyenleri de var ve hep olacak. Biz ne kadar engellemek istersek isteyelim bu insanlar girip oraya gene yazacak.
Benim birinci çözüm önerim beğenmiyorsanız kullanmayın. Bu mecralara hep sövüp hem de nimetlerinden yararlanmak istiyorsunuz. Oraya girip Tweet atıyor, sonra da gelen küfür, hakaret gelince kapatmak istiyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım değil. Öncelikle siz tepkinizi koyup o mecraları kullanmamalısınız.
İkincisi Twitter engellendi diyelim, VPN ile yine insanlar girecek. Yine o küfürleri yazacak. Siz isteyin ama istemeyin, maalesef durum bu. Engellemek hem bir çözüm sunmuyor hem de bu mecrayı doğru düzgün kullanan insanların fikir ve haber alma hürriyetine müdahale anlamına geliyor. Bu sebeple boş bir çözüm olur.
Üçüncüsü hukuki yolları sonuna kadar kullanın. Küfür edilen içerik, hakaret var bunun sadece belirli insanlara yapılmasına yasalar çalışmasın. Sıradan vatandaşlar da kendilerine küfür ve hakaret ettiklerinde o içeriğin engellenmesi için yargı yoluna birkaç tıkla başvursun. Hızla incelensin ve gereği yapılsın. İçeriğin diyorum bakın, tüm siteyi kapatmaktan söz etmiyorum. Ayrıca o kişi geçtiğimiz günlerdeki örneklerde olduğu gibi kolayca bulunabilecek biriyse, gidip yakalansın ve gereği neyse yapılsın, yasada cezası neyse çeksin.
Türkiye’nin adı sosyal medyayı yasaklayan ülkeler listesinde olmasın. Biz bunu hak etmiyoruz ülke olarak. Ve eleştiriler, muhalif yorumlar konusunda mutlaka hassas olunmalı. Bunun sonu milletin bir dönem olduğu gibi işimi kaybederim, ekmeğimden olurum vesaire diye en ufak bir olayda sesini çıkaramaz, iki eleştiri yapamaz duruma getirmek olmamalı.
Sosyal Medya Devleri Ne Yapabilir?
Bunlar temenni, dediğim gibi asla yapacaklarını sanmıyorum ama keşke yapsalar ve bu tartışmalar bitse.
Irkçı, saldırgan içerikleri bu mecralar zaten şikayet edince veya kendi yapay zekalarıyla siliyor. Onda sorun yok. Ama madem bu mecralar moderasyon yapmadan insanların düşüncelerini paylaşmasına izin veriyor (ki doğrusu da bu) o zaman çok daha hızlı sonuç alacak şekle gelsinler. İçerik de küfür varsa sansürlensin ya da silinsin, ancak burada da espri ile gerçek küfrü ayırabilecek bir yapay zeka gerek. Onu da yapmak kolay değil, özellikle Türkçe gibi dillerde. Yapay zeka olmuyorsa, şikayet edilen Tweet’lere hızla dönsün ve içeriği inceleyen ve o içerikle aynı anadili konuşan uzmanlar hemen hızla şikayeti değerlendirerek içeriği kaldırsın, bunun için günler geçmesin.
Üçüncüsü, bu içerikleri paylaşanlar için yargı yolu çabuk sonuçlansın. Buradan IP adresi paylaşımı gibi bir mahkeme isteği geldiğinde, içinde küfür, hakaret, aşağılama ve bunun gibi suçlar varsa, hemen IP adresi yetkililerle paylaşılsın ve o kişinin bulunması için yardımcı olunsun.
Ancak dediğim gibi, gerçekten içerisinde herkes tarafından kabul edilebilecek, bariz, yapılan kişiye göre değişmeyen bir küfür, hakaret, ırkçı, cinsel saldırı varsa.
Ben şahsen bunun olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla kaldığımız yerden devam edeceğiz gibi. Zaten gençleri anlayamıyoruz. Yasaklanan bir sosyal medyanın olduğu ülkede hiç anlayamayız. Bu ülkenin gerçekten ciddi çözülmesi gereken sorunları var. Başta eğitim. O oldu mu zaten her şey çok daha güzel olacak.